ARAPÇA EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER
Muhterem Hocam,
Bildiğiniz gibi Arap Dili uzmanları, Arapça öğretimini ikiye ayırıyorlar:
1-Ana dili Arapça olanlara Arapça öğretimi,
2-Ana dili Arapça olmayanlara Arapça öğretimi
Yine uzmanlar, Ana dili Arapça olmayanlara Arapça öğretimini de ikiye ayırıyorlar:
1-Ana dili ile Arapça arasında zikre değer müştereklik, benzerlik bulunmayan dilleri konuşanlara Arapça öğretimi ki piyasada bulunan bütün kitaplar bu gurup ve kitle için hazırlanmıştır.
2-Ana dili ile Arapça arasında müştereklik ve benzerlik olan dilleri konuşanlara Arapça öğretimi
( Farsça, Türkçe gibi)
Bu taksimlerden de anlaşılacağı gibi, Anadili Türkçe olan insanlara Arapça öğretmenin farklı usul ve üslûbu olmalıdır. İki dil arasındaki müştereklik ve benzerliği dikkate almadan hazırlanmış kitap ve programlar, belirlenen sürede, istenen hedefe bizi ulaştırmadığı görülmüş ve görülmektedir. Bundan dolayıdırki bizim uygulamaya çalıştığımız usûl ve üslupta, ana dili Türkçe olanlar dikkate alınarak, iki dil arasındaki müşterek kelime ve noktalar ön plana çıkartılmaya çalışılmıştır.
Herhangi bir dili öğretirken üç hususa önem verilmesi gerekir:
1- Doğru bir metot ve usûl kullanılması, araçların isabetli seçilmesi
2- Doğru bir muhteva belirlenmesi, hayatın doğal seyrinin esas alınması,
3- Ehliyetli, uygulanan metoda aşina hocalar tarafından uygulama yapılması,
Ayrıca dil öğretirken, nereden ve nasıl başlanacağı da dikkat edilmesi gereken önemli bir husustur. Yanlış yerden başlamak işi zorlaştıracağı gibi öğretim süresinin de uzamasına yol açabilir.
Kısaca özetlenen bu bakış açısı çerçevesinde, Arapça öğretimini üç merhalede ve şu sıralama ile gerçekleştirmenin doğru olacağını düşünüyoruz:
1- Öncelikle konuşma ve anlama öğretimi gerçekleştirilmelidir:
Bunun için de Arapça öğretimi; Arapça konuşarak, Arapça anlatımla mümkün olabileceği dikkate alınmalıdır. İstenilen zamanda, belirlenen hedefin başka türlü gerçekleştirilmesi zordur ve çok daha fazla zaman gerektirir.
Konuşmak ve anlamak için dil melekesi kazanmak gerekir. Dil melekesi kazanmak ise, mindere ve ringe çıkmakla mümkündür. Kitaplarla sağlanması imkansız denecek kadar zordur. Eğer şartları oluşturulursa, dil melekesi kazanmak, 45 gün ile 3 ay arasında değişen bir zaman dilimi içerisinde mümkündür. Bu süre içerisinde seçilen konular, meslek ve branşlara göre değişiklik arz edebilir olsa da, hayatımızın doğal seyrine uygun konular seçilmesinin doğru olacağı kanaatindeyiz.
2- İkinci merhalede okuma – yazma öğretilmelidir. Bu merhale için 30 ile 45 gün arasında değişebilecek bir süre yeterlidir.
3- Üçüncü merhalede gramer-dil kuralları öğretimine ağırlık verilmelidir. Bunun süresi de en az 3-4 ay olmalıdır. Seçilmiş, belirlenmiş hedeflere göre, bu sürenin uzayabileceği bir gerçek olmakla birlikte, bizim kanaatimize göre Türkiye’deki ilahiyat standartları dikkate alındığında bu süre 6 ayı geçmemelidir.
Anadilini konuşmak, Lise seviyesindeki bir genç için 500 – 600 kelime ile mümkün olabildiğine göre, aynı kökten türemiş olsa da ayrı ayrı sayıldığında beşbinin üzerinde müşterek kelimemiz olan Arapça’yı öğrenmek ve öğretmekte başarısız olmuşsak, usûl ve üslûbumuzu yeniden ele alıp, gözden geçirmek zorundayız.
Biz bu anlayışla, Türkiye’de ilk sayılabilecek yeni bir deneme yapmaya çalıştık. Hiç şüphesiz bu denemede eksiklerimiz olacaktır. Bu eksiklerin bir kısmı elimizde olmayan sebeplerden kaynaklanmakta olup farkında olduğumuz eksiklerdir; farkında olmadığımız hata ve eksiklerimizi, konu ile ilgilenen uzman arkadaşlarımızın bize bildirmesini umuyor ve bekliyoruz.
Bu ilk denememize 43 talebe katılmış olup, talebeler tarafımızdan seçilmemiştir. Talebelerimizden 10 tanesi Trabzon ve Rize ilahiyat fakültelerinden, 17 +3 = 20 tanesi Kız Kur’an Kursumuzun öğrenci ve hocaları olup, deneme mahiyetinde, sadece ilk 20 günlük bölüme katılmışlardır. Diğer 3 tanesi Aziz Mahmud Hüdâî Vakfından, geri kalan 10 kişi İstanbul ve köy çevremizden belirlenmiştir. Sadece 15-20 kişi için hazırlamış olduğumuz uygulama ekibimiz A sınıfına ağırlık vermek zorunda kalmış, B ve C sınıflarına da imkanlar nisbetinde yardımcı olabilmiştir. Yirmi gün sonunda yapılan değerlendirmede A sınıfının 13, B sınıfının ise 9 kişi olarak devam etmesi uygun görülmüştür.
Eksik ve yetersizliklerimizin farkında olduğumuz bölümü:
1- Talebelerin kırka yakını normal ve normalin altında ve sadece 3 -5 tanesinin normalin üstünde zekâ sahibi olması işimizi zorlaştırmıştır. Böyle bir denemede olması gereken, talebelerin en az yarısı, ortanın üzerinde zekaya sahip olmalarıdır.
2- Ekibimizin 15 – 20 kişi için dizayn edilmiş olmasına rağmen, sayının zorlama ile 43 kişiye çıkartılması ve katılımcıların seviye farklılığı sebebiyle, esas kabul edilen A sınıfına tam ve yeterli vakit ayıramamaları,
3- Dil öğretiminde seviye ve gaye birliği olması çok önemlidir. Elimizdeki talebe en az üç ayrı seviyede ve iki farklı gaye için kursa katılmış olması, talebeyi önce iki, sonra üç ayrı sınıfa bölmemiz, hoca yetersizliğini ortaya çıkardı. Farklı zekâ ve bilgi seviyesi ile değişik yaş grupları işimizi daha da zorlaştırdı.
4- Uygulama eksikliğimiz,nasıl yapacağımızı, nereden başlayacağımızı belirlemeye çalıştığımız ilk deneme olması ve hoca yetersizliği gibi sebeplerden kaynaklanmaktadır.
Buna rağmen, Arapça ve Türkçe’de müşterek kullanılan kelimeleri ön plâna çıkartarak, kalıp kelimelere dikkat çekerek, zaruret halinde, Arapçada en çok kullanılan kelimelerden seçme yaparak, hepsinden önemlisi, minder ve ring oluşturup tabii ortamında uygulama yaparak, öğrencilerimize konuşma ve anlama melekesi kazandırmaya çalıştık. Zamanımız sadece bu merhale için yeterli olduğundan, okuma – yazma ve gramer öğretimi merhalelerine geçemedik. Seviye tesbit komisyonu özellikle bu konuyu göz önünde bulundurmalı ve seviye tesbitini sözlü yapmalıdır.
Ayrıca seçtiğimiz konuları doğal hayatımızın seyrine uygun olarak seçmeye çalıştık. Talebe profilimizi de dikkate alarak konularımızı:
1- Sabah uykudan uyanmakla başlayan, Lavabo, abdest ve namaz gibi konularla devam eden, günlük doğal hayat seyrine uygun ve paralel,
2- Tanışma, okul – çevre, köy, ulaşım – seyahat ve çamaşırhane ile ilgili konular,
3- Yemek, Lokanta, hastahane, çarşı – Pazar, Market gibi konular,
4- Vücut azaları, aile üyeleri, meyve – sebze çeşitleri vs.
5- Haftanın günleri, aylar mevsimleri gibi bir öğrencinin günlük hayatına girebilecek konular olarak belirledik.
Ne kadar başarılı olduk, bunu seviye tesbit ve inceleme komisyonu belirleyecek. Ancak iddialı olduğumuz bir konu var: Arapçayı öğrencilere sevdirdik ve kısa zamanda öğrenilebileceklerine inandırdık. Bu da dil öğretiminde önemli bir faktördür. Bundan sonra okuma – yazma ve gramer öğretimi çok kolay ve de başarı ile gerçekleştirilebilecektir.
Konuşma ve anlama zevkini tattırmadan gramer öğretmek, dil öğretiminden soğutucu, itici ve engelleyici en önemli faktör olduğunu düşünüyoruz.Talebelerimizi Uzungöle götürüp,Arap hanımlarla baş başa bıraktığımızda, duydukları heyecan ve konuşma zevki görülmeye değerdi. Bizim uygulamamız, dillerin öğretilmesindeki sünnetullah’a uygun ve doğal sürece de paraleldir.
SONUÇ VE TALEBİMİZ:
Bizim uygulamaya çalıştığımız Arapça öğretim sisteminde Türkçe ve Arapça’da müşterek olan kelimeler ön plana çıkartılmakta, ihtiyaç olan diğer kelimeler ise Arapça’da en çok kullanılmakta olan kelimelerden seçilmektedir.
Halen uyguladığımız 40 günlük program, sadece konuşma ve anlama melekesi kazandırmayı hedef alan bir programdır.
Bu programın ikinci merhalesi okuma – yazma, üçüncü merhalesi ise gramer öğretme merhalesi olup Türkiye’de uygulanan şekliyle bu iki merhale, kısmen başarı elde edilmiş olan merhalelerdir. Biz başarısız olunan merhalenin ön plâna alınması gerektiğine inandığımız için konuşma – anlama merhalesinden başladık. Bu uygulama, dil öğrenmeyi zevkli hale getirir ve kolaylaştırır diye inanıyoruz.
İlahiyat Fakültesi Arapça Hocalarından oluşacak seviye tesbit komisyonu ile Fakülte dekanları, il ve ilçe müftüsü arkadaşlarımızdan oluşacak müşahede heyetinden talebimiz:
1- Öğrencilerin Arapça öğrenmeye istek ve hevesi konusunda nereden nereye geldiğini belirlemeleri,
2- Arapça öğrenmenin zorluğu-kolaylığına inanma ve heyecan derecelerini tesbit etmeleri,
3- Öğrenciler,konuşma melekesi kazanıp kazanmadıkları, günlük doğal hayatlarında ihtiyaçlarını ne kadar anlatıp anlayabileceklerini belirlemeleri,
4- Arapça öğretimine böyle başlanmış olsaydı öğrencilerin daha ileri bir düzeyde olup olmayacaklarını sormaları ve tesbit etmeleri,
5- Hata ve eksiklerimizi ortaya koymalarıdır.
Selam ve hürmetlerimle,
Ahmet Ziya İBRAHİMOĞLU
0532 733 77 66
Not: Bu yazı, seviye tesbiti yapmak için gelecek Arapça hocalarımıza ulaştırılmalıdır.
Seviye tesbiti 18 temmuz sabah 10.00 – 12.00 arasında yapılacak; basına açık ödül
töreni ise saat 13.00’te başlayacaktır.