Türklerin Karakterlerine Göre Arapça Öğrenme
“Arap dili,” büyük kültür ve medeniyet dili olarak “dünyada 6.sırda” kendini kabul ettirmiş resmi bir dil olarak kabul ediliyor.
Aslen Arap yarımadasına özgün bir dil olmakla beraber “7. yüzyıldan itibaren” İslamiyet’in yayılmasıyla çok geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.
Arap alfabesi, Osmanlı İmparatorluğu dâhil, İslam dininin yayıldığı coğrafyada büyük ölçüde benimsenmiş, Latin alfabesinden sonra dünyada yazı dili olarak en çok kullanılan yazı sistemidir.
Arapçanın önemi İslamiyet’in Arapların dışında yayılmasıyla birlikte, bu dinin “kutsal kitabının dili Arapça” olması, sadece Türkler için değil diğer, milletler için de önemli ve öğrenilmesi gerekli bir dil kabul edilmiştir.
Zira Arapça “22 Orta Doğu ülkesinde 300 milyona yakın bir nüfus” tarafından konuşuluyor.
Ayrıca 24 Arap olmayan Müslüman ülkede, “bir buçuk milyara” yakın bir nüfus tarafından kullanılan bir dildir.
Bu dilin dünyadaki önemi ve rolünün büyüklüğü sonucunda, “Birleşmiş Milletler Örgütü 1974’de Arap dilini altıncı resmi dil” kabul etmiştir.
@@@@@@@@@@@@@
Uzun yıllardır medreselerde “medrese hocaları ile modern usul dediğimiz öğretim tekniği” arasında ciddi tartışmalar devamlı yapıla gelmiştir.
Modern usulü benimseyenler, medreselerde takip edilen metodu zaman aşımına uğramış, çağın tekniklerinden uzak bir eğitim anlayışı olarak kabul ediyorlar.
Klasik sistemi uygulayanlar ise, “İslami ilimlerin” daha iyi anlaşılabilmesi için bu klasik metodun gerekli olduğunu savunuyorlar.
Bununla beraber, “klasik usulle Arapça öğretenler” zaten onları Arapça biliyor dahi kabul etmiyorlar.
Şunu hemen belirtelim, Arap dili zengin bir dil olması nedeniyle, içerisinde yüzlerce kuralı barındıran bir dildir.
Arapçanın “sarf ilmi,” “Nahiv ilmi” ve “Belagat ilmi” olmak üzere üçlü bir grameri vardır.
Bu gramer sistemini öne alınıp lisan kısmı sonraya bırakıldığında Arapça gerçek anlamıyla öğrenilemiyor.
Öğrenci bir Arap ülkesine gitmek, Araplarla konuşmak, gazete ve dergi okumak, televizyon seyretmek gibi bir hedefi olmadığından kendini geliştirme imkânını hiçbir zaman bulamıyor.
Bunun sonucunda da istenilen sonuç elde edilemiyor ve çok büyük zaman kaybına neden oluyor.
@@@@@@@@@@@@
Bir dilin rahat konuşulması, önce işitmekle oluyor.
Hiç dikkat etiniz mi, bir çocuk doğumundan sonra nasıl anne babasının dilini konuşuyor?
Gördükleri ve duyduklarıyla ana dilini öğreniyor.
Hiç bir şekilde kural ve kaide öğrenmeden kısa bir süre içinde ana lisanını öğrenebiliyor.
Kimse bundan gramer bilgileri öğrenilmesin anlamını çıkarmasın.
Mutlaka temel gramer bilgiler öğrenilecek, ancak kesinlikle gramer bilgileri içerisinde boğulmamak gerekiyor.
Bu açıklamalardan sonra bu konuda kafa yoran, araştırmalar yapan ve Arap dilinin en kısa zamanda öğrenilebilmesi için çalışmalar yapan “Ahmet Ziya İbrahimoğlu” nun “yeni metodundan” bahsetmemiz gerekiyor.
1980 li yıllarda Eğitim için gittiği “Suudi Arabistan” da uzun yıllar kaldıktan sonra oraya yerleşmiş.
Çoluk-çocuk orada doğup büyüdüğünden haliyle iki lisanı, ana dil olarak öğrenme fırsatını ailece bulmuşlar.
Çocuklarının eğitimlerinden sonra Arap dilinin kısa zamanda kolay ve rahat öğrenilebilmesi için uzun süre araştırmalar yapmışlar.
İşin en ilginç yönü,”Türk insanının karakterinin ve dilinin yapısına göre” Arapça nasıl öğrenilir metodunu geliştirmeleri, bu işin en önemli boyutunu oluşturuyor.
Böyle bir çalışma ilk defa yapıldığından, farklılığı buradan geliyor.
İlk uygulamayı da köyü olan,”Of kazasına bağlı Hamzalı köyünde” yaptılar.
Tabi önce “Hamzalı Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneğini” kurdular, daha sonara da çok kapsamlı “Kur’an Kursu Eğitim Binasını” yaptılar.
@@@@@@@@@@@@@
Bu yaz ayı sezonunda, 40 öğrenciyle, 40 günde yapılan ilk uygulama bir-kaç fireyle tamamlandı.
Büyük bir başarıyla tamamlanan kurs, sonunda herkesin rahat bir şekilde Arapçayı konuşacak seviyeye geldiğini övünerek söylüyorlar.
Şimdi bu ilginç uygulamayı, Türkiye çapında bütün eğitim kurumlarına uygulamak gerekiyor.
Özellikle “İlahiyat Fakülteleri ve İmam-Hatip Liseleri” bunu uygulamak için girişimlerde bulunmalarında büyük yararlar vardır.
Hiçbir çıkara yönelik bir amaç taşımayan, yalnız ve yalnız “hizmet amaçlı” olan böyle bir çalışmayı desteklemek bütün eğitimciler için önemli bir görev taşıdığı kanaatindeyiz.
Daha fazla bilgi için, “www.hamzali.org” sitesinden detaylı bilgi edinilebilir.
Mustafa K.TOPALOĞLU
[email protected]